Eweettt geldik hepimizin kanayan yarası olan bebişlerde uyku
problemine. Eğer uyuyan bir bebeğiniz varsa gerçekten çok şanslısınız hatta çok
çok çok çok şanslısınız J
Tahmin edileceği üzere tabiki ben o şanslı katogorisine girenlerden olamadım.
Oğluşum 10 günlükken bizi gaz problemiyle tanıştırdı. Acemi anne olarak ilk
başta ne olduğunu anlayamıyorsunuz sonra büyükler ve doktorumuz sayesinde kolik
bebek ne demek öğrenmeye başlıyorsunuz. Eğer her gün aynı saatlerde kıvranarak
ağlayan (bu genelde 4-5 saat oluyor) , uykusunda kıpırdana kıpırdana kızarıp
bozaran bir bebişiniz varsa ciddi gaz probleminiz, bununla beraber malesef uyku
probleminiz de var demektir.
Siz ne olduğunu anlamaya ve çözüm bulmaya çalışırken çok bilmiş çevrenizden ya da bebişi kolayca uyuyanlardan “aaaaa öyle alıştırma, aaa ayakta sallama, nasıl alışırsa öyle gider bak, bu
çocuk kucaktan inmez ilerde bırak kendi kendine uyusun gibi” cümleleri çokça
duyucaksınızdır ama bebişiniz orda kıvranırken kucağa alışıcak diye onu kendi
haline bırakmak gibi bir dünya yok maalesef. Zaten bir anne olarak önce içgüdüleriniz buna izin vermez, gazlı
bebeklerin en rahat kucakta sırtlarını
pışpışlayınca durduklarını keşfedince sizde dönülmez akşamın ufkuna
giriyorsunuz J
Bizde yaptık hatta annem, kardeşim, eşim, ben olmak üzere hepimiz
nöbetleşe uyuyabilsin diye her şeyi yaptık, pişman değiliz yine olsa yine
yaparız J
İlk üç ayı bu şekilde atlatan bebeğin sonraki aylarda tabi ki kendi kendine
uyumasını beklemiyoruz. Birde benim gibi doğumu memlekette yapıp daha sonra
yaşadığı yere geçenlerde bebişin ikinci bir alışma evresi oluyor.
Sevgili taze anne öncelikle bazı şeyleri kabullenmek
gerekiyor. Bebek doğduktan sonra eski düzeninizi unutun bambaşka ve
fedakarlıklarla dolu bir döneme giriyorsunuz ve bunun dönüşü yok. Bir gün iki
gün üç gün değil aylarca yıllarca bu evre devam edecek ve sizin ben 3 gün
çocuksuzmuş gibi yapıyım da gideyim kesintisiz 12 saat uyuyayım ya da gideyim
bir tatil yapayım dinleneyim gibi lüksleriniz olamıcakJ
Bununla beraber bebişinizin dünya geldiği andan itibaren
bambaşka bir aleme giriş yapmış bulunuyor. Her şeyi ama her şeyi ilk defa görüp
tecrübe edicek ve bunlar için kendi becerileri kısıtlı. Tamamen size muhtaç bir
şekilde büyümeye çalışıyor. Doğduğu ilk andan beri en yakınında da siz olduğunuz için aranızda iç güdüsel bir bağlanma gerçekleşiyor.
Bu yeni dünyada korktuğunda, ürktüğünde, acıktığında, terlediğinde, uyuduğunda,
uyandığında, altını yaptığında bunun gibi bir çok şeyde onun güvenli limanı
sizin kollarınız ve kokunuz. Sakinleşmek için size ihtiyacı var. Birde doğduğu
andan itibaren bildiği tek iletişim kaynağı ağlamak, bunu da aklınızdan
çıkarmamaya çalışın. Alışırmış falan diye kendinizi bazı şeylerde
sınırlandırmamanızı öneririm özellikle ilk 3 ay içinde. Bu süreçte(yemiyor,
ağlıyor, uyumuyor, hastalanıyor döngüsü) çok uykusuz kalacaksınız, sinirleriniz
yıpranacak, sabrınızın sonuna geleceksiniz, anne olarak yetersiz olduğunuzu
hissedeceksiniz bazen isyan edip pişmanlıklar bile yaşayabilirsiniz ama
bunların hepsinin normal olduğunu ne kadar önce kavrarsanız bebişinizle o kadar
iyi vakit geçirirsiniz. (bunları 12. ayda yazıyorum, şimdi yazması o dönemde
yaşamasından daha kolay ama hepsini yaşadım ve atlattığımı bilin. O aylarda
aynı dönemden yakın zamanda geçmiş biriyle konuşmak çok işe yarıyor bu konuda
bana lise arkadaşım Esma baya yardımcı olmuştu ,lohusa deprosyonunu sayesinde
hafif atlatmıştım J
en azından yalnız değilim herkes bunları yaşıyor ve geçecek hissi insanı
rahatlatıyor).
Konuyu yeterince uzattığımıza göre asıl meseleye gelebiliriz
J Biz 3. Ayda aydından
ardahana geçtik, Bu 3 ay içinde oğluşum pusetinde sallanarak uyumaya ve bol bol
kucakta pışpışlanmaya alıştı.(Aydındayken 18.00-24.00 arası kolik saatimizdi,
sürekli ağlıyordu ve uyku düzeni diye bir şey yoktu, özellikle ilk 1 ayda gün
içinde ki uyuma süreleri uzun olabiliyor, size garip gelebilir.). Ardahan’a
geldikten sonra benim çalışmaya başlamamla gece uykusuzluk iyice bizi vurmaya
başladı , gün içinde istediği saaetlerde uyuyup uyanıyordu, kesintisiz 2 saat
uyku hayaldi resmen. Uyuma sadece bebeğin problemi olmuyor anneninde en büyük
yıpratıcısı olarak karşısına çıkıyor.
Bende sonunda yine bir uyumuyor emmiyor ağlıyor döngüsüne
girdiğimiz bir dönemde bu böyle olmaz deyip uykuyla ilgili araştırmaya
başladım. Bu döneme kadar çalışmadığım
ve aydında evde kalabalık olarak meteye baktığımız için durumu geç
algıladım sanırım. Uyku ile ilgili nette bakınmaya başladığınızda ilk karşınıza
çıkanlar uyku eğitimleri. Aslında yorumlara bakınca bir hafta gibi bir sürede
hangi yöntem olursa olsun bebişlerin alıştığı ile ilgili yorumlar vardı ama
bizim evin şartlarında uyku eğitimi uygulamak neredeyse imkansız olacağını
biliyordum. Gün içinde annanesi baktığı için onun aynı şekilde devam etmesini
sağlamak zordu ve her yöntemde de ağlama durumunda belli sürelerde müdahale
etmeyi beklemek gerekiyordu, oğlum 3 dakikadan fazla kızarıp bozarıp ağlamasına
ben dayansam bile babası asla izin vermez, müdahale eder ve biz mutlaka
çuvallardık. Aslında kendi içimde de çelişkide kalmıştım, uyku eğitimi
verememin esas sebebi sanırım buydu. Bir yanım bebişlerin bazı şeyleri
bilmediklerini, bunları tekrarlayarak öğrenebileceklerini, bunun alışma süresi
gerektiğini ve ağlayarak direnç göstermelerinin normal olduğunu düşünürken, Bir
yanım tek isteği annesinin kucağında güven hissettiği için sallanarak ya da emerek
uyumak isteyen dünyadaki her şeye yabancı bir bebişi bundan mahrum etmenin
gerekmediğini, zaten 2-3 yaşına yada daha ileride çocukların bunu doğal süreç
olarak kendiliğinden bıraktıkları gerçeğini düşünüyordum. Ve sonuç olarak
eğitim veremedim.
Ardahana evimize geldiğimizde en iyi yaptığımız şey meteyi
kendi odasında yatağında yatırmaya alıştırmak oldu. Bunda tabi ki gaz
probleminin 4. Ayda mucizevi bir şekilde yok olması da baya yardımcı oldu. Ne
şartta uyursa uyusun (bu dönemde birde evde bebek arabasıyla gezerken uyumaya
alıştı) daldığı anda yatağına koyup orda uykusuna devam ediyordu. Ama bu
uykular aynı saatlerde ve ya belirli uzunluklarda değildi, ayrıca gece emmeleri
de kesilmemişti.
Ara Not: bebişlerle ilgili problemlerle uğraşırken (yememe,
süreki emme, uyumama, sallanarak uyuma gibi) her seferinde tek bir problemi
çözmeye çalışın. Yani hem uyku düzeni kurup hem de gece emdirmesini bırakmaya
çalışmayın. Önce uyku düzeni otursun sonra diğer probleme geçersiniz. Bunların
düzene girmesi de belirli bir süre alacaktır bunu her zaman dediğim gibi baştan
kabullenin J
Ben uyku eğitimi veremesem de bir düzen kurmayı kafama
koymuştum. Bunun için bir çok yazı ve yorum okuyup, kendime bir yol haritası
çıkarıp gerçekleştirebilmek için ciddi
uğraştık diyebilirim. Bazı temel taşları bilerek ve uygulayarak başladık.
Aşağıda kısa kısa olması gerekeni ve bizim yaptıklarımızı yazmaya çalışıcam.
- 3-12 aylar arasında bebeklerin toplam ortalama uykusu 13-14 saat (ortalama diyorum 1 saat eksik fazla olabilirJ )
- Toplam gündüz uykusu 3 saat olmalı (1.5 saatlik 2 uyku yada 1’er saatlik 3 uyku)
- Sabah 7-8 arasında uyanış
- İlk gündüz uykusu uyanıştan ortalama 2 buçuk saat sonra olmalı
- Son gündüz uykusu gece yatıştan en az 4 saat önce olmalı
- Gece uykusuna 19.30-21.00 arasında olmalı
- 45 dakikadan az olan gündüz uykuları kısa uykular olarak geçiyor, kaldırmadan tekrar uyutmaya çalışılmalı
- Bütün bu bilgilerin ışığında öncelikle bebişinizin mevcut durumunu bilerek başlamalıyız. Bunun için bir hafta boyunca metenin uyuduğu saatleri ve uyuma sürelerini yazdım. Bizi en çok zorlayanın gece uykusuna geçişi 23.00-24.00 arasında olması ve gündüz uykularının kısa kısa olmasıydı.
Uyuduğu saatleri de göz önüne alarak kendimize
söyle bir uyku düzeni amacı belirledik;
07.30 : uyanış
09.30 : ilk uyku ( 1 saat)
13.30 : ikinci uyku ( 1 saat)
16.30 : üçüncü uyku ( 1 saat)
20.30 :
yatış
Bu düzeni uygulamaya başlamadan önce çevresel faktörlerinde
uyku kalitesini etkilediğini öğrenip bunun için düzenlemeler şu şekilde bazı
düzenlemeler yaptık.
- Karanlık Oda : Bir çok kitaplarda en kaliteli uykunun karanlık oda da olduğu yazıyor. Biz normalde metenin odasında uyandığında korkmasını önlemek için iyi aydınlatan bir gece lambası kullanıyorduk. Her ne kadar zifiri karanlık oda gerekli diye okusam da biz bunu pek doğru bulmayıp gece lambamızın ışığını 1 wattlık sarı bir lambayla değiştirip eskisine göre baya loş bir odaya dönüştürdük.
- Karanlık odanın ikinci gereksinimi olarak gündüz uykularını uzatmak için gün ışığını kesen blockout perdeler denilen fon perdelerinden aldık. Uykuya geçerken mutlaka bunları kapatıp odanın ışığını güzdüzdeyken de kesmiş oluyorsunuz. Bunun ciddi anlamda gündüz uykularını etkilediğini söyleyebilirim.
- Sade Duvarlar : Geldik bir tecrübesizlik durumuna daha. Bende her hevesli taze anne gibi oğluma güzel bir oda hazırlayıp duvarları güzel güzel fotoğraflarla, raflarla falan dekore etmiştim. Ama bunun doğru olmadığını da zaman bize gösterdi. Bebişler dalarken en çok duvarları ve tavanları inceliyorlar o yüzden dikkat dağıtacak şeyleri ortadan kaldırmak gerekiyor. Bizde duvardaki her şeyi indirdik ve bomboş bıraktık. (Allahtan duvar rengimiz gri gibi dingin bir renkti, farklı duvar renkleri veya duvar kağıdı kullanmayı düşünüyorsanız en azından beşiğin olduğu duvarı sade bırakın derimJ)
- Oda ısısı : Bebekler çok sıcağı da sevmiyor çok soğuğu da ve sıcaklık anlayışları kesinlikle bizden farklı. Biz hem çocuk odamızda hem de oğlumun gün için vakit geçirdiği misafir odamızda birer adet digital nem ölçer aldık. İlk başta üşür diye 26 dan aşağıya düşürmüyordum(aydınlı olmak kolay değilJ) ama zamanla 24-25 derece sıcaklık yeterli gelmeye başladı ve evin doğalgaz ayarını da buna göre değiştirdik.
- Uyku Tulumu : Sanırım en iyi yaptığımız şeylerden biri bu. Mete uyandığında yada eli rastgele battaniyeye falan çarptığında battaniyeyi tutup savaşmaya başlıyordu ve doğal olarak uykusu direk açılıyordu. Ayrıca sürekli uykusunda döndüğü için üzeri açılıyordu, üşüdümü hasta mı olucak stresi yaşıyorduk. Aldık uyku tulumunu rahatladık valla J istediği kadar debelensin uykusunda,beşiğinin içinide boşalttık ne battaniye ne yastık var şuanda)
- Uyku Arkadaşı : Bu madde bizim başarısız olduğumuz bir konu maalesef. Kitaplarda falan uyku arkadaşını ilk başlarda kullanmasa da beşiğinde mutlaka olsun, bir süre sonra alışıyorlar şeklinde yazıyor. Bizde başta denedik sürekli bırakıyordum beşiğine ama aynı battaniye mantığıyla uyku arasında bile bu oyuncak mete’nin eline denk geldikçe onunla uğraşıp uykusunu açıyordu, bir süre sonrada beşikten aşağıya atmaya başladı. Bende artık koymaktan vazgeçtim.
- Uyku Rutini : Uyumadan önce her seferinde aynı şeyleri aynı sırayla yaparak bir rutin oluşturmak bebişin uyku saatinin geldiğini anlamasını sağlıyor.Kitap okumak,banyo yaptırmak en bilinen rutinlerden.Biz gece uykuya geçişten bir saat kadar önce bebek odamıza geçiyoruz, ışığı kapatıp gece lambası ışığında biraz oynuyoruz.Sonra altını değiştiriyorum, uyku tulumunu giydiriyorum ve emdiriyorum.(11.aya kadar ninni söylüyordum sonra ninni söyleyince bunun şarkı olduğunu düşünüp el çırpmaya ve oyuna dönüştürmeye başlayınca ninni söyleme rutininden vazgeçtik :)
Ve sonuç olarak gündüz uyku saatleri belirli (min. 1 saat), gece uykusuna saat 20.30 civarı uyuyan bir oğluşum var artık :) Başaramadıklarımız ise kendi kendine uykuya hala geçemiyor ya emererek ya da beşikte sallanarak uyuyor ve gece emmesi hala devam ediyor sabaha kadar 3-4 kez emmek için uyanıyor. O kadar uykusuzluktan sonra bu bile mucize gibi geliyor artık biz şimdilik halimizden mutluyuz. Bundan sonraki yeni hedefimiz gece emmesini bıraktırmak olucak.
Bilgilendirme için teşekkürler, bir bebeğim olursa bu yazıyı tekrar okuyacağım :)
YanıtlaSil