2 Aralık 2012 Pazar

Çölde Kalsam Kutup Ayısı Saldırır..!(Bir uçağımın iptali eksikti..!)

Hazır mıyız gençlik hayatımdaki en stres dolu anları okumaya:)Vallahi abartmadan yazabildiğim kadar yaşadığım duygularla birlikte yazmaya çalışıcam olayı,aslında sıcağı sıcağına yazıcaktım da öncelikle annemlere durumu açıklamam lazımdı,ilk burdan okuyup şoka girmesinler dimi:)Birde yoğundum azcık,herşeyin bedeli olduğu gibi bu gezinin de bedeli vardı dönünce az biraz derslerle ilgilenmem gerekti.Önce paris gezi yazısı içinde yazıyım dedim ama baktım uzun oluyor büyük ihtimalle insanlar okumaktan sıkılırlar diye bu bahsızlığımı ayrı klavyeye almak istedim:)Haydi başlayalım..

Gezmişiz bütün İtalya'yı yorgunluk var ama mutluyuzda,Venedik merkezden bindik otobüsümüze 1 saat sonra havaalanındayız,bütün kontrollerden geçip check-inimizi yaptırdık gittik uçağımıza bineceğimiz kapıya.Burda beklerken Budapeşte'de erasmus yapan bir Türk arkadaşla tanıştık,zaten türkler her yerdeler arkadaş özellikle erasmuslular(okumayamı geliyosunuz gezmeyemi diycem benimde başım yanıcak o yüzden susuyorum:)Tam biz arkadaşla muhabbetin dibine vurmuşken bizim kapının orda bir hareketlenme oldu,sonunda kapı açıldı diyecektim ki maceramızın başlamasını sağlayan uçağın iptal olduğu anonsu yapıldı.İlk defa başımıza böyle bir şey geldiği için ne yapacağımızı şaşırdık tabi,baktık insanlar sıradan çıkıp koşturmaya başladı,bizde arkadaşla konuşmayı yarıda kesip takıldık onlara.Ticket informationın önünde sıraya girdik ama hala konu hakkında hiç bir bilgimiz yok,önümüzde de anonsu duyar duymaz fırlayan bir dolu insan var.Sonunda önümüzdeki kızlara yanaşıp sorduk durumu,adamlar uçak parasını ya geri veriyorlar ya başka bir sefer ayarlıyorlarmış.Biz tabi yusuf yusuf olduk,aklımızdan bir sürü senaryo dolanıyor önümüzdeki insanlardan bize sıra gelene kadar yarına olan biletler biter,onu geçtim yarına bilet olsa bu gece nerde kalıcaz hotelden çıkış aldık havaalanı da kapanıyor burda da kalamayız,en önemlisi yarın paris'e gidemezsek paris'ten budapeşte'ye giden uçağımız yanıcak eve dönemiycez.Yaklaşık 3 saat falan bunları düşünmekten iyice gerildik biz.

Sıra bize geldiğinde bir kaç şok üst üste geçirdik.Biz hiç yer yoksa en azından bizi Bratislava'ya gönderirler diye düşünürken görevli bileti sadece paris'e kesebileceğini,yarın aynı uçağa boş yer olmadığını ya Bologna ya da Bergama'dan bilet verebilceğini söylemez mi..(Bu dediği yerlerde İtalya da başka şehirler oluyor ve 2 saatlik mesafedelermiş)Bergama'dan olan sabah 6:30 da,Bologna'dan olan sabah saat 10:00 da.Buralara nasıl gidilir,sabah yetişir miyiz,bu gece napıcaz hiç birini bilmiyoruz.İlk şok dalgalarını atlattıktan sonra kızlarla bir durum değerlendirmesi yaptık,ordaki italyanlarda yardımcı oldular sağolsunlar şehirler hakkında bilgi verdiler falan,biz tekrar geldik diğer sıranın başına.Burda ki görevli daha yardımseverdi anladı zaten bizim panik olduğumuzu.Venedikte yaşasam hiç sorun değil de kalcak yer yok,sabahlıycak yer yok,dışarısı 5 derece,yarına aynı uçağa bilet yok,diğer ile nasıl gidilir bilmiyoruz,gitsek uçağa yetişebilir miyiz o meçhul.ahhh ahh nirelere gidem...:)Şimdi böle gülümsemelerle anlatıyorum da o an yaşadığım stresi yazabilmemin imkanı yok arkadaşlar ama Allah'tan 4 kişiyiz en büyük şansımız buydu bizim,birimizin pes ettiği noktada diğeri dümeni devralıyor,kurtarıyor durumu.

Bütün bunlar olurken bana stresten  bir sancı girsin,ayakta duramıyorum.Bir ara çığlık atıp oturup ağlamak bile istedim,hayatım da o ana kadar hiç bu kadar daraldığımı hatırlamıyorum.Hamile olsam çoçuğum düşerdi o derece yani:)Bir lavaboya gittim,elimi yüzümü yıkadım 'kendine gel pınar,pes etme zamanı değil'dedim topladım kendimi çıktım kızların yanına tekrar.Biraz sakinleşip görevlininde yardımıyla bir plan yaptık.Biletimizi Bologno'ya saat 10:00'a aldık,diğerinin saatine yetişmemiz imkansızdı.Görevli gece treni bulabilceğimizi söyledi,tek şansımızda buydu zaten.Havaalanından tren garına gittik.O kadar olayın üstüne inanır mısınız bu bile sorun oldu,saat geç olduğu için her dakika otobüs bulamıyorsunuz.İngilizcesi iyi olan bir abi imdadımıza yetişti de tren garına ulaştık.

Tabi o saatte ne görevli ne bişey,kaldık makinelerle başbaşa.Bu arada tren garına bizimle aynı durumda olan orta yaşlı fransız bir çiftle birlikte geldik.İngilizce pek bilmiyorlardı ama yinede anlaşabildik.Şimdi anlatacağım şeyden sonra 'yok artık' diyebilirsiniz ama valla 'var artık' arkadaşlar bitmiyor bu gece bitmiyor..!!:)Bitmiyor sabırla olan sınavımız.Bir makinenin başında biz,diğer makinenin başında fransız çift bilet almaya çalışıyoruz.Özge baktı diğerleri yapamıyor 'yardım ediyim dedi' gitti yanlarına.Bizde o arada kızlarla parayı ayarlıyoruz,Özge biz parayla uğraşırken  2 kişilik yer aldı fransız çifte.Acı gerçekle o an yüzleştik,biz oraya geldiğimizde trende 4 kişilik yer kalmış,Özge 2 yeri fransızlara alınca biz kendimiz için (4 kişiyiz) bilet alamadık.Makine 2 yer kaldı diye uyarı veriyor.O an kamera şakası falan heralde bu diyorum,inanmayıp tekrar tekrar denedik tabi biz ama nafile..Saksıyı çalıştırıp tüm olasılıkları düşündük ve  fiyatı yüksek olan biletten  bir sonraki tren için aldık.Aslında açıkcası bütün bu stresin altında yatan başlıca sorun para konusu;hiçbirimizde fazla para yok,o saatte bulmamızın imkanı da yok,yani yanımızdakini en iyi şekilde değerlendirdik değerlendirdik diğer ihtimalleri düşünmek bile istemiyorum:)Biletimizi aldıktan sonra tren saatimiz gelene kadar bir şeyler yiyelim dedik.En son yaklaşık 10 saat önce falan yemiştik heralde,üstüne birde bu kadar şey resmen elden ayaktan düştük bir yerde biri bayıldı bayılcak o durumdayız.Şöyle bir bakınıp tren istasyonu yakınlarında bir Mcdonals bulduk.Sanırım yediğim en lezzetli ve en pahalı olan Mc menü buydu.(7 eurocuk;)Buarada yazmayı unuttum Bologna'ya da direk gidemiyoruz,bileti aktarmalı almak zorunda kaldık.

Trene bindik aktarma yapacağımız istasyonda inip diğer treni beklemeye başladık.Hava da nasıl soğuk anlatamam,titreye titreye mecbur bekledik.2. trenimize de binip Bolognna'ya 2:30 sularında ulaştık.Veee sıra geldi yeni bir probleme:bu saatte havaalanına otobüs yok,uzaklığını bilmiyoruz taksi tutcak para da yok.Tren garından bütün çaresizliğimizle çıkarken bir bekleme salonu farkettik.Görür görmez hepimiz aynı şeyi düşündük ya burda sabahlıycaktık ya da soğuktan ölme ihtimaliyle dışarda kalıcaktık.4 kişi olmamızın bize verdiği cesarete dayanarak gözümüzü karartıp girdik içeri: zenciler,sarhoşlar,uyuyanlar,horlayanlar,sızanlar,bizim gibiler her telden insan vardı içerde.Bir kenara geçip  oturduk.Allahtan içerde görevli gibi biri vardı,abiye gidip havaalanına nasıl gidebilceğimizi sordum.İlk otobüs 5:30 daymış yani 3 saat buraya mahkumuz.Burda beklerken yaşadığımız tek terslik sarhoş zencinin Tuğba'nın üzerine doğru yürüyüp yanına oturması oldu.50-60 kişiden piyango tuğbaya vurmuştu o kadar şanslıyız yani:)Tabi kız panikledi yer değiştirdi hemen falan.O dakikadan sonra uyumak ne mümkün ne olcağı belli olmaz diyerekten resmen nöbet tuttuk sabaha kadar.Yıllar kadar uzun gelen 3 saat geçtikten sonrada bindik otobüse gittik havaalanına.Şükürler olsun ki başka bir sorun yaşamadan uçağa binip paris'e ulaşabildik...

İşte böyle arkadaşlar durum,bilmiyorum siz ne kadar hissedebildiniz yada anlayabildiğiniz yada anlatabildim ama yaşarken ömrümden ömür silindi benim.Şuanda İstanbul'da sokakta kalsam koymaz bana:Yok efendim soğuymuş,serserisiymiş,hırsızıymış en azından bildiğim yer,aynı dili konuştuğum insanlar her türlü başımın çaresine bakarım:)Neyse toparlıyalım artık...Bütün bunların yaşadıktan sonra yani Parise gidip yatıp uyandıktan sonra çok gariptir ki bu yaşadıklarımızı sanki aylar önce yaşamışız gibi hissettim.Sanki dün o çileleri çeken pınar ben değildim.Benim zaten böyle bir felsefem vardı hep(ama o gece aşırı panikten sakin kalma konusunda çok zorlandım):kendi kendime 'şuan böyle düşünüp hissediyorum ama bir süre sonrada böyle mi olcak bu derim.Hatta şunu anlatayım kısaca:kardeşimin hayatının büyük bir çoğunluğu hastanelerde geçti,korktuğu zamanlarda hep beni isterdi yanında.Uzun uzun konuşurdum ona.'Bir hafta sonrayı bir ay sonrayı düşün bu acıları hatırlıycak mısın?belki bu saatlerde evde tv seyrediyor oluruz,bak geçen seferki hastane anlarını hatırlıyo musun(?)oldu geçti gitti acı bile hissetsen o anlık olucak,şimdiye kadar kaç kere iğne vuruldun birini bile şuan hatırlıyor musun(?)bu anda bunlar gibi olucak o yüzden gülümse bakalım' derdim.O da benimsediği bu felsefeyi zamanla,kendi kendine kullanabilecek duruma bile geldi,artık eskisi kadar yardımıma ihtiyacı olmuyor,büyüdü galiba kerata:):)Neysem yani felsefemin doğruluğunu geçte olsa bir kez daha anladım.Ne durumda olursanız olun mutlaka bir çözüm vardır bir yerlerde,hayatımızı o anlar değil o anlarda aldığımız kararlar etkiler,gider ayak benim meşhur sözümü de söyliyim  'Demokrasi de Çareler Tükenmez.!.o yüzden DON'T PANİk..;)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bunlarda Dikkatinizi Çekebilir?? :)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...