18 Haziran 2015 Perşembe

Doğu Karadeniz turu Gezi Notları

Yıllar yılı hep karadeniz turu içimde kalmıştı,her tur tarihinde muhakkak bir şey çıktığı için gidememiştim ama bu sefer kararlıydım ve başardım:) Eşime ilk başta enteresan gelen bir fikir olsa da benim hevesimi görünce o da heycanıma ayak uydurdu  :)

Niyeyse Türkiyede turlara katılmak için ya öğrenci  ya da emekli olunması gerektiği gibi yerleşmiş bir düşünce var.Hep yurt dışındakilere özenilir ya,geziyorlarda,paraları çokta falan da filanda bence alakası yok.İnsan istiyorsa bütcesine uygun bir gezi planı oluşturup görmek istediği yerlere her zaman gidebilir.İşte bende öle yaptım ve başladım turları araştırmaya...


Turla gitmenin hem avantajları hem dezavantajları var.Biz yeme içme yönünden problem yaşamadık ama otellerden birinin değişmesiyle alakalı baya bir problem çıktı.Ama o olaydan uzun uzun bahsetmek istemiyorum,benim için problem olan ikinci konu toplanış saatine herkesin uymaması ve 1 otobüs dolusu insanın sürekli 2-3 kişiyi beklemesi.Baya çıldırmıştım o anlarda..neyse biz gezi ayrıntılarına gelelim.Öncelikle 2900 km'lik tur planımıza bakalım;


✬ ✭- SAMSUN Bandırma Vapuru

✬ ✭-ORDU Boztepe
✬ ✭-GİRESUN Kalesi
✬ ✭-TRABZON Sümela Manastırı
✬ ✭-TRABZON Ayasofya Müzesi
✬ ✭-TRABZON Uzungöl
✬ ✭-ATATÜRK Köşkü
✬ ✭-RİZE Çay fabrikası
✬ ✭-Rize Fırtına deresi
✬ ✭-RİZE Kalesi
✬ ✭-Rize Ayder yaylası

1.Gün


Çarşamba gecesinden istanbuldan 3 otobüs yola çıkarak perşembe sabahı Samsun'daydık.Öncelikle direk sabahın köründe kalabalık olmıcağını düşünerek Bandırma vapuruna gittik.Bandırma vapuru kıyıya zincirlenmiş,müze haline getirilmiş ziyaretçilerini bekliyor.Giriş öğrenciye 2 tl'ydi sanırım.İçerisinde Atatrük'ün yattığı odayı,toplantı salonunu,Atatürk'ün tabancasını,o dönemde yapılmış yazışmaları ve temsili olarak bulunan heykelleri görebilirsiniz.Fotolarını ekliye ekliye kısa kısa geçiyorum.





Samsundaki 2. durağımız  açık büfe kahvaltının bulunduğu dinlenme tesisi.Bu yeme-içme yönünden turu takdir ettim,hem güzel hem uygun fiyatlı yerleri seçip anlaşmışlar.Bir güzel kahvaltımızı yapıp(o sürede telefonları şarj edebilmek için boş priz bulma yarışına girdiğimizide eklemeden geçmeyelim) tekrar düştük yollara ve orduya geçtik.


Nisanın sonu olmasına rağmen gerçekten çok soğuk bir hava vardı ve malesef biz o kadar hazırlıklı gitmemiştik.Orduya geldiğimizde teleferiğe binip yukarı çıktıkça hava hem soğudu hem sislendi.Burdaki teleferik benim bindiğim en uzun teleferikti.Şehir merkezinden uzaklaştıkça yeşilliğin artması,buna saniye saniye şahit olmanız falan paha biçilemez :D


Bugünün sonundaki giresun kalesi gezisi hava şartlarından dolayı iptal oldu.Akşam kalıcağımız otelimiz uzungöldeydi ve biz merkezdeyken görmesekte otelin etrafındaki yoğun kar yağışından dolayı geçe kalmadan uzungöle gitmemiz gerekti.Gerçektente yukarı doğru çıktıkça yağmur kara dönüştü.Burada ufak bir otel krizinden sonra yemeğimizi yiyip,düzenlenen karadeniz gecesine katıldık.Ama aşırı yorgunluktan dolayı daha sonra erkenden gidip uyumayı tercih ettik,çünkü yarında durmaksızın gezicektik :D :D Ayrıca otelin olduğu yer oldukça güzeldi,burayı fotoğraflamayı da gündüz gözüyle yapmak için ertesi gün sabaha bıraktık:D


2.Gün

 Karlı bir sabaha uyanılır,otelde güzelce açık büfe kahvaltı yapılır ve erken uyanmanın verdiği imkanla otel çevresinde resim çekilinir.


Kar manzarası olarak gördüğüm en iyi yer burasıydı.dere bir yandan akıyor,dağlar dik yükseliyor,evler ahşap,her yer ağaçlık kısacası istanbuldan sonra cennet dedirten bir yerdi.Otelden uzungöle kadar yürüdük,bol bol foto çektim hatta video falan bile çektik.yol üzerindeki hediyelik dükkanlarına uğradık.Ama soğuk ve kardan dolayı çok yoğun değillerdi ve bizimde donmamıza az kalmıştı.





Burdaki meşhur caminin yanından otobüsümüz tekrar hareket etti ve soluğu çay fabrikasında aldık :)Kısa bir çayın tarihçesi ve çay fabrikasını gezdikten sonra ikram edilen çaylardan içtik.Burdanda meşhurrr 1. kalite karadeniz çayı almadan çıkmadık tabi :)




Ve bu günün son durağı ayder yaylasına yolculuk başlıyor.2 dağın arasındaki kalan daracık yollardan yeşilin her tonunu gördüğümüz tepeye doğru tırmanıyoruz.Giderek hava soğuyor ve sis artıyor.Buradaki manzarayı açık hava varken görmek lazımmış biz pek bir şey idrak edemedik ama mıhlamayı burada yedik ve mükemmel ötesiydi,ben çok beğendim.Tabiki yine bir kaç hediyelik aldık ve akşam kalıcağımız otele geçtik.Otelde yine bir karadeniz gecesi mevcuttu,resmen gezi boyunca horona doyduk diyebilirim :D



3. Gün


Ve Bugün karadenizde sonunda güneşi gördük :D Nasıl mutlu olduğumu anlatamam,titremeden gezip alışveriş yapabilceğimiz gün bugündü :D Önce rize kalesine çıktık.Yani her ilde olan kalelerden farklı bir yanı yoktu bence.Şehri tepeden gören,manzarası kuvvetli bir yerdi.Burdan rize bezi tanıtımı ve alışveriş için merkezde bir yere götürdüler.Burdaki abla önce rize bezi hakkında kısa bir tanıtım yaptı ve isteyenler için başımıza karadenizdeki geleneksel beğlama şekillerinden yapabileceğini söyledi.Diğerleri alışverişe devam ederken,genellikle bayanlar bu bölgede kaldı.Bende bu aksiyonun dışında kalıcak halim yoktu :D Bende hemen yaptırdım,çokta beğendim :D :D

Burdan sonra yine başladık yukarı doğru dolanmaya,Sümela manastırına giden yolu sümela manastırı kadar beğendim.Kayaların arasından akan sular,her yer yemyeşil,bu evi buraya nasıl yapmışlar diceğiniz tepelerdeki evler...Ama kötü haber her çıkılan kilometrede hava biraz daha soğuyordu ve malesef sümela manastırında kar yağmamasına rağmen,önceki günlerde yağan buz tutmuş karlar vardı.Giriş kapısından girdikten sonra manastıra biraz mesafe var burayı yarım saat kadar yürüyebileceğimiz veya sadece bu yolda çalışan minibüzleri tercih edebilceğimiz söylendi.Biz tabiki servisi tercih ettik,iyiki de etmişiz,öle yakın bir yer değil gitmeyi düşünenler varsa sakın yaya olmaya karar vermesinler.Benim için asıl ıstırap burdan sonra başlıyor.

Geldik meşhur manastır yoluna.o rahibelerin manastırın taşlarını tek tek yüklenerek taşıdığı bir yanı uçurum bir yanı dağ olan yokuşa..Normal bir havada o kadarda zor olmayan bir yol olmasına rağmen buzlanmalardan dolayı yolun başındayken eşime hiç gitmesekmi,düşüp ayağımızı,kolumuzı kırarız burda deyip korkmuştum baya :D :D Bana kalsa heralde cesaret edemezdim ama eşim gazladı ve başladık yola.Ama gerçektende ızdırap gibiydi bir yanı uçurum olan buz pistinde yokuş yukarı çıkıyosunuz,kapısına ulaştığımdaki mutluluğu anlatamam :D Burda bilet veya müze kartı almanız gerekiyor,birde o anda farkettiğimiz maximum kartı müze kartı olarak kullanma imkanı vardı,bizde emin değildik deneyelim dedik ve ücretsiz geçiverdik :D Kayaların içine inşa etmeyi bırak birde duvarlarına şahaserler çizmişler,gerçekten taktir etmek lazım.Burdan dönüş yine bildiğiniz gibi çileliydi...


Dönüşte trabzon akçaabatt'ın meşhur köftesini yedik,yöresel lezzetler alabileceğimiz bir kaç yerde mola verdik.Trabzon ekmeği,mıhlama peyniri ve orda tadarak beğendiğimiz bez tulum peynirinden aldık.ve Dönüş yolu.....

Karadeniz Gezi ile ilgili Kısa notlar ve dikkat edilmesi gerekenler!

  • Mevsim ne olursa olsun yanınıza kapşonlu bir ceket alın.
  • Yedek batarya,powerbank veya kablosuz 3'lü priz yanınızda bulunmalı.(Bu öneri hayat kurtarır ben diyim :)
  • Yöresel tatları özellikle mıhlamayı yemeden gelmeyin.
  • Yaylardaki nerdeyse tüm evlerde türk bayrağı görebilirsiniz,benim çok hoşuma gitti :D
  • Yol boyunca sürekli bir yerlerden bir nehir,bir çay akıyor bu da oldukça dikkat çekiciydi.
  • Türkiyenin en uzunuda olmak üzere bir çok tünelden geçiceksiniz.Tabiki karadenizde yerşekilleri bunu gerektiriyor.yoksa yaylaya çıkmak için dağın etrafında 400 km falan gidersiniz :D
  • Mümkünse bir karadeniz gecesine katılın ;)


2 yorum:

Bunlarda Dikkatinizi Çekebilir?? :)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...