27 Ağustos 2019 Salı

Uykusuz Anneler Kulübü :)


Eweettt geldik hepimizin kanayan yarası olan bebişlerde uyku problemine. Eğer uyuyan bir bebeğiniz varsa gerçekten çok şanslısınız hatta çok çok çok çok şanslısınız J Tahmin edileceği üzere tabiki ben o şanslı katogorisine girenlerden olamadım. Oğluşum 10 günlükken bizi gaz problemiyle tanıştırdı. Acemi anne olarak ilk başta ne olduğunu anlayamıyorsunuz sonra büyükler ve doktorumuz sayesinde kolik bebek ne demek öğrenmeye başlıyorsunuz. Eğer her gün aynı saatlerde kıvranarak ağlayan (bu genelde 4-5 saat oluyor) , uykusunda kıpırdana kıpırdana kızarıp bozaran bir bebişiniz varsa ciddi gaz probleminiz, bununla beraber malesef uyku probleminiz de var demektir.

Siz ne olduğunu anlamaya ve çözüm bulmaya çalışırken çok bilmiş çevrenizden ya da bebişi kolayca uyuyanlardan “aaaaa öyle alıştırma, aaa ayakta sallama, nasıl alışırsa öyle gider bak, bu çocuk kucaktan inmez ilerde bırak kendi kendine uyusun gibi” cümleleri çokça duyucaksınızdır ama bebişiniz orda kıvranırken kucağa alışıcak diye onu kendi haline bırakmak gibi bir dünya yok maalesef.  Zaten bir anne olarak önce içgüdüleriniz buna izin vermez, gazlı bebeklerin en rahat kucakta sırtlarını  pışpışlayınca durduklarını keşfedince sizde dönülmez akşamın ufkuna giriyorsunuz J

Bizde yaptık hatta annem, kardeşim, eşim, ben olmak üzere hepimiz nöbetleşe uyuyabilsin diye her şeyi yaptık, pişman değiliz yine olsa yine yaparız J İlk üç ayı bu şekilde atlatan bebeğin sonraki aylarda tabi ki kendi kendine uyumasını beklemiyoruz. Birde benim gibi doğumu memlekette yapıp daha sonra yaşadığı yere geçenlerde bebişin ikinci bir alışma evresi oluyor.

Sevgili taze anne öncelikle bazı şeyleri kabullenmek gerekiyor. Bebek doğduktan sonra eski düzeninizi unutun bambaşka ve fedakarlıklarla dolu bir döneme giriyorsunuz ve bunun dönüşü yok. Bir gün iki gün üç gün değil aylarca yıllarca bu evre devam edecek ve sizin ben 3 gün çocuksuzmuş gibi yapıyım da gideyim kesintisiz 12 saat uyuyayım ya da gideyim bir tatil yapayım dinleneyim gibi lüksleriniz olamıcakJ

Bununla beraber bebişinizin dünya geldiği andan itibaren bambaşka bir aleme giriş yapmış bulunuyor. Her şeyi ama her şeyi ilk defa görüp tecrübe edicek ve bunlar için kendi becerileri kısıtlı. Tamamen size muhtaç bir şekilde büyümeye çalışıyor. Doğduğu ilk andan beri en yakınında da  siz olduğunuz için aranızda iç güdüsel bir bağlanma gerçekleşiyor. Bu yeni dünyada korktuğunda, ürktüğünde, acıktığında, terlediğinde, uyuduğunda, uyandığında, altını yaptığında bunun gibi bir çok şeyde onun güvenli limanı sizin kollarınız ve kokunuz. Sakinleşmek için size ihtiyacı var. Birde doğduğu andan itibaren bildiği tek iletişim kaynağı ağlamak, bunu da aklınızdan çıkarmamaya çalışın. Alışırmış falan diye kendinizi bazı şeylerde sınırlandırmamanızı öneririm özellikle ilk 3 ay içinde. Bu süreçte(yemiyor, ağlıyor, uyumuyor, hastalanıyor döngüsü) çok uykusuz kalacaksınız, sinirleriniz yıpranacak, sabrınızın sonuna geleceksiniz, anne olarak yetersiz olduğunuzu hissedeceksiniz bazen isyan edip pişmanlıklar bile yaşayabilirsiniz ama bunların hepsinin normal olduğunu ne kadar önce kavrarsanız bebişinizle o kadar iyi vakit geçirirsiniz. (bunları 12. ayda yazıyorum, şimdi yazması o dönemde yaşamasından daha kolay ama hepsini yaşadım ve atlattığımı bilin. O aylarda aynı dönemden yakın zamanda geçmiş biriyle konuşmak çok işe yarıyor bu konuda bana lise arkadaşım Esma baya yardımcı olmuştu ,lohusa deprosyonunu sayesinde hafif atlatmıştım J en azından yalnız değilim herkes bunları yaşıyor ve geçecek hissi insanı rahatlatıyor).

Konuyu yeterince uzattığımıza göre asıl meseleye gelebiliriz J Biz 3. Ayda aydından ardahana geçtik, Bu 3 ay içinde oğluşum pusetinde sallanarak uyumaya ve bol bol kucakta pışpışlanmaya alıştı.(Aydındayken 18.00-24.00 arası kolik saatimizdi, sürekli ağlıyordu ve uyku düzeni diye bir şey yoktu, özellikle ilk 1 ayda gün içinde ki uyuma süreleri uzun olabiliyor, size garip gelebilir.). Ardahan’a geldikten sonra benim çalışmaya başlamamla gece uykusuzluk iyice bizi vurmaya başladı , gün içinde istediği saaetlerde uyuyup uyanıyordu, kesintisiz 2 saat uyku hayaldi resmen. Uyuma sadece bebeğin problemi olmuyor anneninde en büyük yıpratıcısı olarak karşısına çıkıyor.

Bende sonunda yine bir uyumuyor emmiyor ağlıyor döngüsüne girdiğimiz bir dönemde bu böyle olmaz deyip uykuyla ilgili araştırmaya başladım. Bu döneme kadar çalışmadığım  ve aydında evde kalabalık olarak meteye baktığımız için durumu geç algıladım sanırım. Uyku ile ilgili nette bakınmaya başladığınızda ilk karşınıza çıkanlar uyku eğitimleri. Aslında yorumlara bakınca bir hafta gibi bir sürede hangi yöntem olursa olsun bebişlerin alıştığı ile ilgili yorumlar vardı ama bizim evin şartlarında uyku eğitimi uygulamak neredeyse imkansız olacağını biliyordum. Gün içinde annanesi baktığı için onun aynı şekilde devam etmesini sağlamak zordu ve her yöntemde de ağlama durumunda belli sürelerde müdahale etmeyi beklemek gerekiyordu, oğlum 3 dakikadan fazla kızarıp bozarıp ağlamasına ben dayansam bile babası asla izin vermez, müdahale eder ve biz mutlaka çuvallardık. Aslında kendi içimde de çelişkide kalmıştım, uyku eğitimi verememin esas sebebi sanırım buydu. Bir yanım bebişlerin bazı şeyleri bilmediklerini, bunları tekrarlayarak öğrenebileceklerini, bunun alışma süresi gerektiğini ve ağlayarak direnç göstermelerinin normal olduğunu düşünürken, Bir yanım tek isteği annesinin kucağında güven hissettiği için sallanarak ya da emerek uyumak isteyen dünyadaki her şeye yabancı bir bebişi bundan mahrum etmenin gerekmediğini, zaten 2-3 yaşına yada daha ileride çocukların bunu doğal süreç olarak kendiliğinden bıraktıkları gerçeğini düşünüyordum. Ve sonuç olarak eğitim veremedim.

Ardahana evimize geldiğimizde en iyi yaptığımız şey meteyi kendi odasında yatağında yatırmaya alıştırmak oldu. Bunda tabi ki gaz probleminin 4. Ayda mucizevi bir şekilde yok olması da baya yardımcı oldu. Ne şartta uyursa uyusun (bu dönemde birde evde bebek arabasıyla gezerken uyumaya alıştı) daldığı anda yatağına koyup orda uykusuna devam ediyordu. Ama bu uykular aynı saatlerde ve ya belirli uzunluklarda değildi, ayrıca gece emmeleri de kesilmemişti.

Ara Not: bebişlerle ilgili problemlerle uğraşırken (yememe, süreki emme, uyumama, sallanarak uyuma gibi) her seferinde tek bir problemi çözmeye çalışın. Yani hem uyku düzeni kurup hem de gece emdirmesini bırakmaya çalışmayın. Önce uyku düzeni otursun sonra diğer probleme geçersiniz. Bunların düzene girmesi de belirli bir süre alacaktır bunu her zaman dediğim gibi baştan kabullenin J

Ben uyku eğitimi veremesem de bir düzen kurmayı kafama koymuştum. Bunun için bir çok yazı ve yorum okuyup, kendime bir yol haritası çıkarıp gerçekleştirebilmek için  ciddi uğraştık diyebilirim. Bazı temel taşları bilerek ve uygulayarak başladık. Aşağıda kısa kısa olması gerekeni ve bizim yaptıklarımızı yazmaya çalışıcam.

19 Temmuz 2019 Cuma

Ek Gıdaya Geçiş? Daha Doğrusu GeçeMEyiş..


Bu yazıyı ek gıdaya geçmeden önce okuyan annelerde hayal kırıklığı yaratmak hiç istemiyorum ama bebişlerin normal yiyeceklere geçişi hiçte hayal ettiğimiz gibi olmuyor maalesef. Ben ne beklentiler içindeydim, oğlum zaten emmeyi çok sevdiği için yemeyi de sever ,yemeye başlayınca gece emmeleri azalır bende kesintisiz bir 4 saat uyurum falan… J J J Resmen hayaller hayatlar oldum. Şimdi gülücüklerle falan yazıyorum ama o günleri yaşarken iyice bunalıma girmiştim , hiç yemicek bu çocuk , pütürlüye geçmede geç kalıcaz sonra ki dönemde sıkıntılar çıkıcak , 7 aylık bebiş şunları yemesi lazım bizimki daha ağzını açmıyor ve bunun gibi kendimi yetersiz hissettiricek bir sürü cümle kafamda dolaşıyordu.

İlk baştan başlamak gerekirse oğluşum 10-15 gün hem mama hem emzirmeyle, sonraki 6 ay sadece emzirmeyle beslenmiş bir bebekti. İlk 6 ay bitsin de ek gıdaya geçelim diye baya heycanlıydım. Mama sandalyesi, önlüğü, cam rendesi, kaşığı, tabağı büyük bir hevesle almıştım. Tabi direk yemeye başlamıyor önce tadımlar var (meşhur 3 gün kuralı, her yerde okumuşsunuzdur bir yiyeceği 3 gün boyunca verip sonra başka bir yiyeceğe geçmek). İlk bal kabağıyla başladık ve mete tadına baktıktan sonra hiçbir şekilde ağzını açmadı. 2. Gün tekrar denedik yine sonuç hüsran. Israr etmemek için 3. Gün brokoliye geçtik şükür onun tadını daha çok sevdi. Böyle böyle tadımları biraz biraz yaptık.(buarada oğluşumun yanağında alerjik egzamada çıktı, o yüzden tadımları dikkatli yapıyorduk) Ama sonra noldu bilmiyorum 2li 3lü karşımlara geçtiğimizde mete asla ama asla ağzını açmadı. Ne yapacağımızı şaşırdık resmen yemek istemiyor sürekli emmek istiyordu. Herhangi bir hastalığı veya diş çıkarma döneminde de değildik. Ben tabi kahroldum, nitekim 7.ay kontrolünde hiç kilo almadığını da gördük(bugüne kadar hep düzenli ilerleme gösteriyordu).Sonra başladım netten instagramdan ek gıdaya geçişle ilgili araştırma yapıp bulduğum her şeyi okumaya. Bir çözüm bulmazsak sonumuz hiç iyi gözükmüyordu.

Bu araştırmalar sırasında daha önceden sadece kulak dolgunluğu kadar bilgi sahibi olduğum BLW Yöntemi(bebek liderliğinde beslenme) karşıma çıktı. İntagramda kendi resmi sayfaları olmakla birlikte blw uygulayan annelerin blw serüveni veya blw bebeği etiketi altında bir çok video ve bilgiye de ulaşabilirsiniz. Açıklaması baya uzun ama ben kısaca şöyle prensipleri var diyim;
  • Bebişi hiçbir zaman yemeye zorlamıyoruz.
  • Püre, lapa, muhallebi yapmıyoruz.
  • Her öğün mama sandalyesinde yediriyoruz.
  • Yiyebileceği her şeyi eline veriyoruz ve kendi yemesini bekliyoruz.
  • Yiyebileceği şeyler tutabileceği büyüklükte genelde hafif haşlama olarak veriyoruz.
  • Tv ya da telefon karşısında yedirmiyoruz.

Ben bu kadar kısa yazdım ama eğer yöntemi uygulamaya karar verirseniz başlı başına gerçekten bir maceraya başlıyorsunuz. Biz baştan bu yöntemle başlamadığımız için 7. Ayda metenin yememesi üzerine ortaya karışık devam ettik. Yiyecekleri önüne koyup kendi kendine keşfetmesini ve ağzına götürmesini bekledik. Bunların hepsi zorlu bir süreç. Bir bebiş hayatında ilk defa gördüğü bir şeyi hemen yemeğe başlamıyor tabiki. Önce eviriyor çeviriyor başta çoğu zaman geri bırakıp ağzına sürmüyor sonraları yavaş yavaş diline değdirmeye başlıyor en sonunda bir tadına bakayım diyor J Bu süreçte ortalık batıyor, üstü başı her yemekte değişiyor, bazen yemeğin sonunu banyoda tamamlayıp saçlarını yıkarken de bulabilirsiniz. Birde boğazına kaçtı mı çiğnicek mi yutucak mı telaşı oluyor bu sanırım atlatılması gereken en zor eşik.(bir süre sonra yutamadığı parçayı dışarı çıkarmayı öğreniyorlar). Yani Mucizeler beklemeyin çok çok çok sabırlı olmak gerekiyor. Ben sabır konusunda baya eksiktim çoğu zaman sinirlendim, kalktım gittim ananesi ya da babası devam etti. Yemeyen bir bebeğiniz varsa en büyük imtihanınız kesinlikle sabırlı olmak olacaktır. Kendinizi suçlamayın, arada sinirlenmekte bence normal uyumuyor, yemiyor, ağlıyor döngüsünde 3 gün geçirdikten sonra sabır taşı olsan çatlarsın. Birde üstüne işe gidip çalışıyorsan hiç bitmeyen sonsuz fedakarlık döngüsüne hoş geldiniz J

10 Haziran 2019 Pazartesi

Temazsız Ateş Ölçer Önerisi


Oğlumuz doğmadan önce hiç böyle bir şeye ihtiyaç duyacağımız aklımıza gelmediği için hazırlık sırasında değil doğumdan sonra alınanların içinde ilk başta Temassız ateş ölçer geliyor. Tabi ben yandım siz yanmayın hesabı etrafımdaki tüm hamilelere mutlaka bir tane almalarını söylemeyi es geçmiyorum artık J

Nette ucuz-pahalı bir çok modeli mevcut. Bence ucuza kaçılacak bir ürün değil , sonuç olarak bebeğinizin sağlığı söz konusu. Özellikle ateş bebeklerde havaleye kadar gidebilen ve ciddi problemlere yol açabilen bir belirti. Burda önemli olan nokta ateş ölçerin doğru ölçmesi. En güveniliri aslında eski tip civalı ateş ölçer ama o da piyasada satışı yasak, zaten onu kullanmak ciddi ustalık gerekiyor mesela ben hiç anlamıyorum J (bizim çocukluğumuzdan kalma annemlerde bir adet vardı, onu alıp geldik , sadece annem ateş ölçüp okuyabiliyor J)

Hamilelik döneminde temassız olmasa da bir koltuk altı modelinden edinmiştik. Oğlumun ateş durumu 2. Günden baş göstermeye başlayıp koltuk altına bu ateş ölçeri koyup sabit durmasını sağlamak baya bizi zorladı. Ayrıyeten birde hastanelerde ki temassız ateş ölçerlerle saniyede ateşi ölçtüklerini görünce ilk müsait zamanımda temassız ateş ölçer araştırıp aldım tabiki J

Biz Mesilife marka ateş ölçer kullanıyoruz. Bunu tercih etmemin nedeni doğum yaptığım özel hastanede de doktorların bunu kullanmasıydı. 30 adet kadar hafızası var(gerçi pek önemli bir özellik değil bence),ışıklı; gece karanlıkta da ölçseniz rahatlıkla görebiliyorsunuz ,sesini açma kapatma ayarı var (oğlum hasta olduğunda ve sürekli ateşini ölçmemiz gerektiğinde uyanmasın diye sesini kapadık hep öyle kullanıyoruz artık),en önemli özelliği hassasiyet ayarı var. Eğer ateş ölçerin sürekli örneğin 0.7 yüksek ölçtüğünü düşünüyorsanız bunu hassas ayara girip 0.7 derece gösterge ayarını düşürerek düzeltebiliyorsunuz. Tespiti de şöyle yapabilirsiniz , koltuk altından ölçtüğünüz diğer ateş ölçerle ve ya hastaneye gittiğinizde orda doktor ölçtükten sonra hemen sizde ölçüp karşılaştırma yapabilirsiniz. Hastanelerdeki ateş ölçerler sürekli kalibrasyona girdikleri için en kesini bence orda karşılaştırmak. Bir diğer güzel özelliği de yüzey ısı ölçme modu da var. Bunu da biz banyo suyunu ölçmede sürekli kullanıyoruz baya faydalı oluyor.

Ateşli hastalık geçirmiş bir bebişin annesi olarak öğrendiklerimi de yazmadan geçmiyim. Bu ateş ölçerler ile en doğru ateş ölçme sağ alın şakaktan, yakın mesafeden tutarak yapılmalıymış , şakak , ense koltuk altı ölçülüp ortalaması alınırsa en sağlıklısı oluyor.( bunlar komşu hemşiremizden öğrendiklerimiz) Ve sizde tecrübe edeceksinizdir bebişlerin başları vücutlarına göre hep daha sıcak oluyor en azında Metede durum böyle.

27 Mayıs 2019 Pazartesi

Mamadan Emzirmeye Geçiş???


Bu konu eminim bir çok annenin kanayan yarasıdır. Hem kendi stresi hem çevre baskısı hem lahusalık üst üste geldikçe gelir. Bebişin sürekli mızmızlanması sütün yetmiyor mu?? Mama mı versek acabalara bağlanır. Bebişin her ıg demesinde emzir sen emzirler havada uçuşur. Bir de tam tersi inatla mama vermicem emziricem diyenlerde mevcuttur.

Ben açıkçası iki yaklaşımı da doğru bulmuyorum. Kendi hikayemden yola çıkarak size bakış açımı biraz anlatayım. Yaklaşık 12 saat sancıdan sonra zor bir normal doğumla oğlum aramıza katıldı. Doktorlar ve ebeler sadece emzirmemizi bebişin midesinin daha fındık kadar olduğu her türlü doyacağını söyledi. Ben sütümün sanki az olduğunu stresten dolayı tam gelmediğini söylesem de ısrarla yeteceğini söylediler bizde tamam dedik, geldik evimize. Ben sürekli emzirmeye çalışıyorum bebeğim emmeyi öğrenmeye ben emzirmeyi öğrenmeye uğraşıyoruz. 3. Gün oğlumun ateşi çıkmasıyla soluğu acilde aldık.(yenidoğanda 37,5 geçildi mi doğruu hastaneye gidilmesi gerekiyor) Yapılan kontrollerde sarılık değerinin yükseldiğini ve aşırı kilo kaybı yaşandığı ortaya çıktı.(doğum kilosunun %10 kadar kilo kaybı ilk hafta normal deniyor, bizimki bundan fazlaydı).

Tahlillerine bakıp doktor direk yatış verdi ve benim yıkıldığım o cümleyi kurdu “çocuğu aç bırakmışsınız, tuz oranı ve sarılık değerleri bu yüzden yüksek” dedi. Sanırım bir annenin duyabileceği özelikle lohusa bir annenin duyabileceği en acı cümlelerden biridir “çocuğu aç bırakmışsınız”.. O an ağzımdan hiçbir şey çıkamadı, doktorun abartmadığını da biliyordum tahlil sonuçlarını bende kontrol etmiştim. Hemen yeni doğan bölümüne yatış verip, alması gereken sıvı miktarını doktor hesaplayarak mama takviyesi ve mavi ışık tedavisine başladık. Kendi dikişlerimi, acılarımı her şeyi unuttum sadece oğluma iyi bakamadığımı düşünüp kahroldum. Aslında iç güdüsel olarak ilk günde sütümün az olduğunu biliyordum ama tüm doktor ve ebelerin yeter o yeter demeleri bizi bu noktaya getirdi. Hastanede kaldığımız süre boyunca 4 saate bir mama 2 saatte bir emzirme 6 saate birde kan alıp değerlerine bakma şeklinde geçti. Şükür ki oğlum tedaviye çabuk cevap verip değerler istenilen düzeye gelince hastaneden çıktık.(burda 3 cümleyle yazıyorum ama hastanede geçirdiğimiz her dakika benim ömrümden ömür sildi, birde arada nöbet değişimi dolayısıyla gelen farklı doktorun yoğun bakım falan cümlelerini duyunca, ben baya baya çökmüştüm) Taze anne olarak 2 kere ağlama krizine girdiğim olmuştu , biri bu hastanede kaldığımız gündü, diğerini sırası gelince diğer yazılarımda yazarım J

Eve döndükten sonra artık hem emziriyordum hem mama veriyorduk bir daha asla  aç bırakma riskini göze alamazdım ama emzirmekte de vazgeçmedim. Emzirdikçe artacak mottosu benimde beynimde yer etmişti.

Mamadan sadece emzirmeye nasıl geçtik?

İşte en çok merak edilen bölüm sanırım burası biz ilk 10-15 gün hem mama hem emzirme şeklinde ilerledik ve sonra sadece emzirmeye geçtik. Oğlum şuan 10 aylık ve hala emiyor hatta emmek onun için vazgeçilmez bir şey diyebilirim J

Öncelikle şunu bilmekte fayda var mama anne sütünden daha uzun süre tok tutuyor. Anne sütü bir buçuk iki saat yeterken mama 3-4 saat tok tutabilir. Dediğim gibi emzirmekten asla vazgeçmedim bu süreçte her mamadan önce mutlaka  meme verdim. Biraz emesiye kadarda uğraştım. Bu uğraşlarımın 45 dakikayı bulduğu, oğlumu da beni de ağustos sıcağında kan ter içinde bıraktığı oldu ama yine de uğraştık ve sonrasında mamayı verdik. Bir süre sonra önce emip sonra mamanın geleceğini sanırım kavradı ve giderek daha az uğraşır hale geldik. Küçük bir deftere gün içinde yediği mama miktarını ve saatini yazıp takip ettik.(bunun çok faydasını gördük) Bu sürede de emme süresini uzatıp (1 memeden 2 meme emdirmeye geçtik) mama miktarını yavaş yavaş azalttık(100 ml veriyorsak önce 90na sonra 80ne düşürdük ama öncesinde mutlaka emzirdim). Arada sütüm varsa sağıp mama niyetine onu da veriyorduk. Sonra bir öğünde sadece emzirip mamayı iptal etmeye başladık. Bu, günde iki kere mama vermeye döndü ve sonra tamamen kaldırdık.

Biberon seçimi?

23 Mayıs 2019 Perşembe

Bebişimizin Sünnet Macerası

Son zamanlarda erkek bebek annelerinin sıkça duyduğu küçükken sünnet ettir büyüyünce tranva oluyor hem bir haftada iyileşiyor muhabbetinden bizde payımıza düşeni aldık tabikiJ

Aslında bende küçükken yaptırma taraftayım, ilk önce 2 aylık yaptırmak istedik ve çocuk cerrahına götürdüğümüzde daha çok küçük biraz daha büyüsün en azından 5 ayı doldursun dedi. Bence bu doktorun şahsi görüşü,bazı doktorlar doğar doğmaz yapmayı bile öneriyor, bazıları yaşını alsın diyor, tek ortak nokta 2-5 yaş arası yaptırılmaması yönünde diyebiliriz.

Neyse gel zaman git zaman biz geldik beşinci aya, bu sefer tekrar farklı bir doktora götürdüğümüzde direk sünnet günü verdi. Bir mübarek Cuma günü devlet hastanesinde yaptırdık sünnetimizi. (yaşadığımız yerde özel hastane yok maalesef ve doktoru da baya övdüler,Ardahan devlet hastanesinde cerrah Hasan Hoca bilenler biliyordur, Ardaha'nın sünnetçisi diye namı varJEğer tercih hakkınız varsa sünneti çocuk üroloji doktoruna yada çocuk cerrahına yada en çok sünnet yapan cerrahına sünnet yaptırılması öneriliyor.Hasan hocada haftalık ortalama 10-15 sünnetle nam yapmış bir doktorumuz J


Öncelikle uyuşması için bir iğne yapıyorlar,bu iğnede baya ağladı oğlumuz. Sanırım özelde bu iğneden önce bir krem sürdükleri için bu iğneyi de hissetmiyorlarmış. Yarım saat sonra sünnet için çağrıldı, annesinin girmesini istedi doktor ama ben dayanamıcağım için tabiki giremedim, annanesi girdiJ  Lokal anesteziyle sünneti yapıldı, (bebişlerde özellikle lokal anestezi yapılması taraftayım, çünkü bünyeleri genel anesteziyi kaldıramayabilir nitekim bir tanıdığımızın oğlunu genel anesteziden çok zor uyandırdılar) doktor hissetmiceğini söyledi ama oğlum yinede sünnet sırasında baya ağladı(ayakları ve kolları tutulduğu içinde olabilir) Ve 15 dakikada bitti sünneti.

21 Mayıs 2019 Salı

BaBaBaYa SÜPRİZZZ

Oğlumun babasıyla doğum günü tabi ki özel olmalıydı :)Bunun için baya uğraştık diyebilirim.Babamız hem gececi hem gündüzcü olarak çalıştığı için öncelikle gündüz işe gittiği bir hafta sonunu bekledik.Daha sonrada tek renk giydirme olarak siyaha seçip zemin olarak da beyaz ayarladım.Bütün bu çekimler yaklaşık bir gün sürdü.Mete bazen huysuzlandı,bazen uyudu,arada oyunlar oynadık falan bebişi böyle durdurmak kolay olmuyor,hele bizimki gibi hareketliyse:)

Burada sadece birer harf görüyorsunuz fakat çekimlerinin backroundunda 100'e yakın foto vardı,içlerinde metenin sabit kalabildiklerini seçtik.En çok merak edilen birleştirme işlemi için ise ben corel programını kullandım çünkü o programı biliyorum:)Kendisi çizim programı olur,özel sektörde çalıştığım yılların bana kattığı bir artı diyelim,lazım oldukça özellikle organizasyon işlerinde imdadıma koşuyor.Sizin photoshop gibi bildiğiniz başka programlar varsa onlarLada rahatlıkla yapabilirsiniz.Ben hem yatay hem dikey olmak üzere 2 şekilde hazırlamıştım.

Mete'nin babasına suprizi
Mete'nin babasına süprizi





Çalışan Anneler için Doğum Prosedürleriyle ilgili Akla Takılanlar..

Doğum İzni toplam kaç gündür?

Doğum izni doğumdan önce 4 hafta doğumdan sonra 4 hafta olmak üzere toplam 8 haftadır.(tekli gebeliklerde bu şekilde).Doğumdan önce 32.hafta itibariyle çalışabilir raporu alıp 37. Haftaya kadar çalışabilir buradaki çalıştığınız süreyi doğum sonrası izninize ekletebilirsiniz.

32. Hafta Çalışabilir Raporu ne zaman alınır?

32. hafta çalışabilir raporunu 32+1 veya 32+2 de alabilirsiniz.Resmi mevzuatta da 32. Hafta bitiminde olarak geçmektedir.Ben 32+1 de almıştım.Örneğide aşağıdaki gibidir.Doktorlar raporu sistemden direk sgk’ya göndermektedir,normalde kurumunuza vermek için herhangi bir belge götürmenize gerek yok kurumda sgk sisteminden otomatik olarak görür ama yine de işinizi sağlama almak için e-belgenin çıktısını veya aşağıda örneğini eklediğim şekilde bir yazıda doktorunuzdan isteyip kurumunuza götürebilirsiniz.
32.Hafta Çalışabilir Raporu
32.Hafta Çalışabilir Raporu Üst Yazı
32.Hafta Çalışır raporundan sonra alınan raporlar doğum sonrasına eklenir mi?

Malesef ki çalışır raporu aldığınız günden sonraki raporlar (başka bir bölümden olsa dahi) doğum izninize eklenmez.Mevzuatta fiilen çalışılan günün ekleneceği belirtilmiştir.

32.Hafta Çalışır raporundan sonra yıllık izin alabilir miyim?

Bir önceki soruda dediğim gibi mevzuatta fiilen çalışılan günlerin doğum sonrasına eklenebileceği belirtilmiştir.Yıllık izin yasal olarak fiilen çalışılan süre sayılmaktadır,yani alabilirsiniz ve doğum sonrasına izniniz eklenir J

32.haftadan 37. Haftaya kadar çalışır raporu aldıktan sonra arada doğum öncesi iznine ayrılabilir miyim?

5 hafta daha çalışabilir raporu almanıza rağmen bu haftalar içinde herhangi bir nedenle doğum öncesi iznine ayrılmak istediğinizde izne çıkabilirsiniz.Doktorunuza gidip doğum öncesi analık çalışamaz raporu almanız gerekmektedir.
Doğum Öncesi Analık Çalışamaz Raporu
Hamilelikte Kaçıncı haftaya kadar uçağa binebilirim?

35. hafta bitimine kadar uçağa binebilirsiniz.Bu haftaya kadar bazı uçak firmaları doktor raporu istemediklerini belirtseler de siz yola çıkmadan mutlaka raporunuzu alın.Raporda o günkü haftanız ve hangi güne kadar uçağa binebileceğiniz yazmalıdır.(Gebe 34+1 günlük hamiledir,17 Temmuz 2018’e kadar uçağa binebilir gibi…)Rapor 7 gün için geçerlidir. (Ben sunexpress ile yolculuk yaptım sadece kaçıncı haftada olduğumu sordular rapor istemediler, ama her ihtimale karşı tabiki raporumu almıştım:)
Hamilelik Uçağa Binebilir Raporu

Doğum Parası Başvurusu Nasıl Yapılır?

Doğum parası çalışan annelerin hamilelik için izine ayrıldıktan sonra sgk tarafından yatırılan toplu maaşlarıdır.Bunun için ekstra bir belge gerekmemektedir.Doğumu yaptığınızda hastaneniz otomatik olarak doğum belgesini girer ve iş-göremezlik raporunuz oluşur.Hastaneden çıkarken hem doğum belgenizi hemde sgk e-rapor çıktısını isterseniz daha sonra takibinde kolaylık olur.Doğumdan sonra iş yerini arayıp sistemlerinde gözüküp gözükmediğini mutlaka sorun,bazen sorun çıkmaktadır.Sorun çıkarsada sgk rapor çıktısını iş-yerinize gönderip durumu düzeltebilirsiniz.

        
sgk Doğum Sonrası Çalışamaz Raporu

1 Şubat 2019 Cuma

Blog'a Geri DöNüŞ !! :)


Uzun bir aradan sonra yeniden yazmaya başlamak :) :) Tabi ara verdiğim dönemde neler oldu neler,hayatımın dönüm noktası olan bir yıl geçirdim diyebilirim.(Bu yazıda kamuoyuna açıklama gibi ilerlicem sanırım:)Yeniden neden yazmaya başladın derseniz, sanırım daha çok kendim için.Yazmayı seviyorum,siz google da bir şeyler ararken denk gelip girerseniz birde beğenirseniz daha çok mutlu oluyorum ama kimse okumasa da geçirdiğim dönemleri kaydetmek,deneyimlerimi paylaşmak,bunları yazıya dökmek bir nevi terapi gibi benim için.

Şöyle bir kaldığımız yerden başlarsak en son eşimin doğu görevinden dolayı özel sektörden istifa etmiş ve kpss'ye hazırlanan evli bir türk genciydim:) Aslında yazabilirsem bütün bu hazırlık aşamalarını falan ayrı ayrı anlatmak istiyorum(ne maceralar,ne maceralar),burda da bütünlüğü sağlamak adına kısaca bahsetsek iyi olucak sanırım; kpss'ye girdim,87 puan aldım(#2016kpss),yds'ye girdim 75 puan aldım.Girebilceğim bütün ilanlara başvurdum,güzide ülkemizin her yerinde  kurum sınavlarına ve mülakatlara katıldım(erzurum,sivas,kayseri,istanbul,ankara,aydın.......diye uzuyor bu liste)merkezi atamayla yine de atanamadım(endüstri mühendislerinin merkezi atama puanı 90'dan aşağıya düşmüyor malesef).Bunalımlarla geçen bir buçuk yılın ardından valilikte büro personelliği,kyk'da yurt yönetim memurluğu ve en son,en mükemmel,en iyi yani en en en en güzeli tkdk'da uzmanlığı kazandım:) :) :)

Eşimin görevinden dolayı zaten Ardahan da olduğumuz için,uzmanlık içinde Ardahan'ı tercih ettim ve şu anda 1 yıldır TKDK'da uzmanım:)Değişimler sadece bu kadarcık mı derseniz tabi ki değillll,bomba şimdi geliyor..Artık Bir Anneyim :) :)

Evet yanlış duymadınız,önce iş konusunu halledeyim derken derken görüyorsunuz sözümde durdum:) 6 aylık bir oğluşum var ve hayatım onunla birlikte tamamen değişti.Taze anne olarak tecrübelerimi de fırsat buldukça yazıcam. Bebişler söz konusu olunca annelerin ne kadar araştırıp karar verdiklerini kendimden biliyorum,ben de annelerin bebişleriyle ile ilgili yazdıklarını okuyup çoğu zaman içimi ferahlattım. Belki bir annede benim yazacaklarımı okuyup rahatlar diye düşünüyorum.

Şimdilik bu kadar,yazdıkça görüşürüz :)


HatıRa ÇerÇeveSi Nasıl Yapılır?(resimli)

Bunu yapalı baya oluyor,yazısını anca bloga girebiliyorum :) :) Bu sene blog konusunda baya tembel bir yıl geçirdim yine de ne demişler geç olsun güç olmasın :D

Biz hatıra çercevemizi karşı komşumuzun kızı için hazırladık.Yapımı zor değil,uzunda sürmüyor,sizde evdeki malzemeleri kullanarak böyle bir çerçeve yapabilirsiniz.Fikir vermesi açısından yapım aşamalarını ekliyorum.Bunun yanında kağıttan ponpon yapımıyla ilgilide fotoları ekliyorum.Bu ponponları da sadece çerçevede değil istediğiniz her organizasyonda yapıp kullanabilirsiniz.Ucuz maliyetli ama şık bir aksesuar oluyor :)

öncelikle ihtiyacımız mukavva ya da bizimki gibi büyük boy bir koli :)
kartonun üzerine dış çerçeveyi ölçerek çiziyorsunuz,içinden artıcak
kısımlarıda üzerine koymak istediğiniz şekilleri yapmak için kullanabilirsiniz.
(Biz kurdele ve balonlar yaptık)
Kestikten sonra kabaca yerleşim bu şekilde oluyor.
(çerçeve bittikten sonra dik durabilsin diye koliyi 2 kat olacak şekilde kestik,
zımbayla yada yapıştırıcıyla iki katı birleştirebilirsiniz.)

KAĞITTAN PONPON NASIL YAPILIR?

İstenilen renklerde gramofon kağıdı(yapacağınız ponponun
büyüklüğüne göre boyundan kesebilirsiniz,biz 2'ye böldük)

Bunlarda Dikkatinizi Çekebilir?? :)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...